Hidroklorik asit, genel olarak halk arasında tuz ruhu olarak bilinmektedir. 9. yüzyılda simyacı Cabir Bin Hayyan tarafından keşfedilmiş ve simya alanında kullanılmaya başlanmıştır. Hidrojen ve klor elementlerinden oluşmuş bir kimyasal bileşiktir. Normal derecedeki basınç altında ve oda sıcaklığında gaz halinde bulunmaktadır. Günümüzde PVC üretiminden demir-çelik sanayisine, gıda sektöründen organik madde üretimine kadar birçok alanda kullanılmaktadır. Bu, birçok kolaylık sağlamaktadır. Ancak, hidroklorik asit zehirli bir içeriğe sahiptir ve insan vücudu ile birçok yüzeye zarar verebilmektedir. Hidroklorik asit ile yapılacak işlemlerde dikkatli olunması ve gerekli tüm güvenlik önlemlerinin alınması büyük önem arz etmektedir. Hem toksin hem de tahriş edici bir etkisi bulunmaktadır. Ciltte yanıklara ve solunum sistemi tahrişlerine neden olabilir. Bu gazın elde edilmesi için ilk olarak hidrojen gazı elde edilmesi gerekmektedir. Hidrojen klorür, normal olarak -27 ile -32 derece arasında erir ve 110 derecede kaynar.

Hidroklorik asit güçlü bir asit olarak bilinmektedir. Moleküler yapısı da oldukça basittir. Bir klor atomu ve bir hidrojen atomu ile meydana gelir ve formülü HCl olarak bilinir. Bu bileşik oda sıcaklığında bir litre suda yaklaşık olarak 450 litre kadar yüksek bir oranda çözülebilmektedir. Diğer asitler gibi hidroklorik asit de asidik bir renk verir. Sodyum, amonyak ve karbonat gibi bazlarla oldukça etkileşime girer. Hidroklorik asidi suya damlattığınız zaman H+ iyonu olarak karşımıza çıkar. Hidroklorik asit, tipik bir asit özelliğine sahip olarak demir, çinko, magnezyum veya alüminyum gibi birçok metale etki yaparak hidrojen gazı açığa çıkarır. Bakır ile havanın oksijeni tepkimeye girse bile burada hidrojen açığa çıkmaz. Aynı zamanda hidroklorik asidin pas giderici bir özelliği de bulunmaktadır. Organik bileşiklere etki yaparak klor içeren ürünlerin elde edilmesini sağlar.